bi'zamanlar biz mac'le sadece fotoğraf çekilebiliniyor sanıyorduk. bu yüzden yeliz'in bıktım sizden bakışlarına rağmen saatlerimizi onun başında poz vererek geçiriyorduk.
şimdi olsa utanırım lan : )
bi'fotoğraf çekinebilir miyiz
30 Mart 2009 Pazartesi
written by oğul. an: 21:12 1 reaksiyon
kürkçü dükkanının terası
yurdun terasına çıktım bu akşam uzun bir aradan sonra. eski evim gözüküyor burdan, ama hiç içim acımıyor nedense. tam anlamıyla sevgilisinden ayrılmış biri gibiyim. onu görüyor, düşünüyor, ama özlemiyorum. çünkü küçüklüğümden beri kendime bunu öğretiyorum:yeni maceraların başlaması için diğerlerinin bitmesi gerek. rafineri için de aynı şey geçerli. kesinlikle nefretle ayrılmış birbirleriyle asla konuşmayan iki sevgili gibiyiz rafineriyle. oysa ki ilk başta güvenli bir kucak gibiydi, ne zaman acıksak oraya koşardık. nerde yemek yiyelim sorusunun cevabı hep belliydi zaten. ama artık öyle değil. değişen garsonlar, pahalılaşan yemekler o kadar soğuttuki bizi huzur veren rafineri kasvet ve mutsuzluk verir oldu. biz de başka denizlere açıldık. tekinsiz, çekinceli kafelerde bilmediğimiz menülerde boşluklara düştük. çoğu zaman yanlış tercihler yaptık, mutsuz olduk. rafineri aklımızdan geçse de, asla oraya bir daha gitmeyi düşünmedik. çok tuhaf! en yakınken en uzak. belki bir gün beş çayına gideriz.
evim için durum birazcık farklı tabi. ondan daha seviyeli bi'şekilde ilşkimizi sonlandırmışım gibi hissediyorum ama pratikte tam tersi aslında. önünden geçtim geçen akşam, ışık yanmıyordu. benden sonra başkasını bulamadı diye sevindim bi an ama sonra geçti. yeniden içinde olmayı istemedim. o ev yaşanıldığı yıllarda güzeldi.
tutkulu ilişkisinden ayrılıp en eski ama en huzurlu eski sevgilisine dönmüş insanlar beni anlar. tuhaf bir şekilde kürkçü dükkanında işler fena değil. aylinsu ve cansu'nun varlığının katkısı yadsınamaz tabi ama en eskisigi kasvet vermiyor bana. ama yinede yakında gönlümü taş gibi 20 metrekarelik bir çek'e kaptırıp en eski sevgilim yurtsu'yu aldatacağım. sonrası allah kerim.
written by oğul. an: 20:00 2 reaksiyon
update yourself beybi
14 Mart 2009 Cumartesi
kısmen zorunluluktan, kısmen tercihen bu haftasonum bomboştu. oysa ki ışıl'larda toplanma mis gibi olacaktı, başka bir zamana artık. bende kendimi hayata/gündeme/olaylara karşı güncelleme ihtiyacı hissettim. bu boşluğu böyle değerlendirmek akıllıca olacaktı. mamafih önce kendi içimdeki boşluğa ulaşmalıydım. ilk başta bunun yıllar önce bıraktığım bir alışkanlık olan 'kitap okuma' eylemi olduğunu düşündüm. bu yüzden elif şafak'ın son kitabını edindim. daha önce sadece 'araf'ı okumama rağmen, sanki bütün kitaplarını okumuş bir edayla ''elif şafak mı ? aman tanrım! çok severim ama uslubu ne bileyim biraz kekremsi bir tat bırakıyor ruhumda'' tarzındaki akla ziyan yorumlarda bulunmam gerçekten beni bile şaşırtıyordu. bir kitabı elime almayı, kitabın beni içine almayalı epey zaman olmuş. her ne kadar konu ilgimi çekse de son 9 saattir gayet okumuyorum. onun yerine kıdemli dostlar facebook,ekşisözlük,youtube gibi sitelerde vakit değelendiriyorum(!).
eski alışkanlıkları yeniden kazanmak mümkün mü, yoksa onlar artık aldıkları eski sıfatına yakışmak için artık tamamen geçmişte mi yaşamaktalar? carrie yanımda olsa da bir episode çeksek kendisi ile.
gördüm ki; ıh-ıh kitap okumak değilmiş bende ki bu eksiklik. aşk mı acaba dedim, yok o asla değil. hiçbir zaman eksikliğini hissetmeyecek miyim acaba diye düşündüm, belki yaşlanınca ama şimdi değil. Akşama doğru tek başına odada otururken ve gayet iç huzurumla beraber müzik dinlerken buldum, yine buldum, bir kez daha buldum. içimdeki boşluğun adu üretmemek. illa film çekmemek değil, o da var tabi ama genel anlamda üretmemek. birşeyler yazmamak, çekmemek, oynamamak, söylememek, düşünmemek. zaten bildiğim bir şeyi bu sefer kesin delillerle gözümün içine sokuyorum. bunu anlamamı kolaylaştıran nil karaibrahimgil'in babasına da çok teşekkür ediyorum. hani olurda bir gün sanatçı falan olursam (bkz.sanatçı falan olmak) sırf bu özelliğim yüzünden olabilirm bence. üretemeyince kendimi çok huzursuz hissediyorum azizim öyle mi paşam, o zaman başla, bir yerden başla. kahretsin ki biliyorum kendimi içime sinen bir şey olmayınca da güzel popomu asla kaldırmıyorum. ama fazla vaktim kalmadı. soru işaretlerim bir bir noktalara dönüşürken benim de öne sürecek bahanelerim yavaş yavaş yok oluyor.
seyrimi cidden merak ediyorum.
written by oğul. an: 22:30 2 reaksiyon
zaman aşımı
10 Mart 2009 Salı
gördüm/konuştum/beraber gördüm/beraber konuştuk
ıhh ıhh çok bişi olmadı. sayısal verilerle ifade edecek olursak
%10'luk bi'kısım kalmış. ama o da biter bi'kaç hafta içinde
bütün bu değişimlerimin tek bir ifadesi var
'duygularım zaman aşımına uğradı'
oysa baya esaslı olabilirlerdi büyütülselerdi,
vardı yani öyle bi'potansiyelleri
ama tek başıma yapamam artık
başka zamana artık
olsa güzel olurdu ya
neyse
written by oğul. an: 21:48 0 reaksiyon