bazı masallar kesinlikle çocuklara okunmamalı/okutulmamalı. o yaşta hayal dünyaları karmakarışık olan çocuklar, üstüne bu masalları okuduklarında potansiyel bi'ruh hastası olarak yetişiyorlar. benim en karşı olduğum ''Hansel ile Gratel'' iki gerizekalı kardeşin öyküsü. bre deli oğlan! insan nasıl düşünmez o ekmek kırıntılarını kuşların yiyeceğini. ormandasın bi'kere. hayır madem bu fikri bulacak kadar zekisin, kllanacağın malzemeye özen göster. hadi çocukluktu diyelim, bunu geçelim sen niye elalemin evini yiyorsun. düpedüz haneye tecavüz. hem de ne tecavüz. o cadının şekerden yapma evinin aylin'in evi olduğunu düşünemiyorum. o veletler aylin'in şekerden çikolatadan yapma evini yemek isteselerdi, muhtemelen aylin onlara son derece sadist yöntemlere uygulayarak, onun yemeğine/evine uzatılan elin kırılmaya mahkum olduğunu anlatırdı. zira kendisi bi'çatal püreyi paylaşma konusunda bile son derece vahşidir. tahminim onların elini kolunu bağladıktan sonra karşılarına geçerek bi'güzel pasta, çikolata yerdi, onlara ruhsal işkence yapardı. en sonunda hansel ile gratel kafayı sıyırıp ölürlerdi. ki zaten hakediyorla bence de. çocuklara bunu okuduğunuzda başkalarının evlerini yemenin güzel birşey olduğunu sanacaklar.hansel ile gratel kötü örnek oluyor diyelim. peki ya ''kibritçi kız'' bir yeni yıl akşamı sattığı kibritlerin parasıyla annesine gitmek isteyen, ancak acımasız soğuk yüzünden oldukça üşüyen, üşüyünce bi'kibrit yakan, kibrit yandıkça hayal dünyalarına giden kız, kibritleti bittiğinde donarak ölür. vahşet! küçük yaşta bir çocuğa bu okunduğunda çocuğun depresyona girmemesi içten bile değil. durduk yere ağlamalar, titreme krizleri, ateş gördüğünde haykırmalar falan görülürse şaşırmamak gerekir. zaten sonra bu çocuklar büyüyünce sınıfın depresifi etiketiyle bütün okul hayatlarını sessiz, sakin, asosyal ve kibritçi kız'ın sonunu düşünerek geçirirler. ben azize'ye asla böyle masallar anlatmayacağım. kendi yazdığım ''kaltak polyanna'', ''beyoğlu mızıkacıları'', ''kırmızı tangalı kız'' gibi eserler, vakt-i geldiğinde ona anlatılmak üzere bekliyorlar. bi'şekilde bilinçli ebeveyn sayesinde böyle şeyler yaşamadan bu yaşa geldim. lakin ... karşıma öyle bi ''kibritçi kız'' çıktı ki, kalakaldım. güldünya albümünde şarkı söyleyen kadın sanatçılardan biri olan Şevval Sam'ın şarkısı dinler dinlemez diğer şarkılardan ayrılarak beni bambaşka alemlere götürdü. ne tanıdığım bi'kibritçi kız var ne de aşığım ama bu şarkı bu soğuk kış gününde bana kucak açtı, sarıp sarmaladı beni. hem herkes dinlesin istiyorum, hem kimse bilmesin istiyorum. çok içten, çok naif bir şarkı. belki masallar çocukken psikolojimi bozamadı ama bu yaşa geldim, şarkılar hala içime ediyor.
*Şevval Sam - Kibritçi Kız (Güldünya Şarkıları, DMC)
kibritçi çocuk*
6 Aralık 2008 Cumartesi
written by oğul. an: 20:22
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 reaksiyon:
kibritçi kız hakkaten fucked up bir hikayedir.
ama bir de kızın ağzını açtıkça değerli taşların döküldüğü bir hikaye vardı. dehşete düşürmüştü beni.
Yorum Gönder